son
bir gece ansızın
bir resimden çıkarken
usulca veda ederken
ağlarken ve aynı anda gülerken
bir gece ansızın
işte aşkın tüm cevheri burada
elleri, ayakları ve tüm gövdesi
çırılçıplak karşımda
bir fidan gibi ince boynu
her an kırılmaya hazır
oysa köklenmiş bir ağaç gibi gelirdi
yerinden oynamaz, yanarken bile
içine içine bir acıyla
süregelen bir sanrıyla
nereye dikildiyse işte orada
tüm ömür, bin insan yaşıyla
tüm sanmalarımı cebime doldurdum
aşka dair yanılgılarım kendi boyumu
ve hatta
çocukken bana bir bebek almış anneannem
onun dahi boyunu aştı
üzerinde mavi bir elbise
bir gece büyüyecek de yanıma uzanacak
beni alıp başka bir diyara hapsedecek
annem onu benden çok sevecek diye
ödüm kopardı
tüm bağlamlardan kopuk
yalnız ince bir iple urgana bağlı
yaşam ve ölüm birbirine ne kadar benziyormuş
şimdi sen bir toprağın altında
gül mü oluvermek isterdin?
ayağımın altındaki karınca,
yalnız yürüyen bir kuş
ve bir yerlerde çiçeklenen bir ot
senden bir parça taşıyordur diye
bir an mezarının üzerindeki ince toprağa
değmişlerdir diye
hiçbir şeye dokunamıyorum
incinir de, ruhun uçup gider diye
şaşırmayacaksın belki
ödüm kopuyor
bir dağın karı yük görmemesi gibi
omuzlarımı hiç acıtmadın
benzin soluk ve uyuyorken dahi
öyle güzel görünüyorsun ki
bir fidan gibi ince boynun
ve bin yıllık ağaç misali
içime kök salışın
Yorumlar
Yorum Gönder